Fenerbahçemizin genç yeteneği Kazım Kazım, Fenerbahçe Gazetesi`nin Ağustos sayısının konuğu oldu. Kazım, geçen sezon ile ilgili düşüncelerini aktarırken, "Şampiyonlar Ligi`nde, Çeyrek Final`e kadar devam etmemiz ağzımızda güzel bir tat bıraktı, doyamadık…" dedi. Fenerbahçe Gazetesi`nde yayınlanan Kazım Kazım röportajının devamı şu şekilde:
- Euro 2008`den sonra Kazım Kazım daha fazla konuşulan bir isim oldu. Senin açından değişen neler oldu?
- Aslında benim açımdan çok fazla değişen bir şey olmadı. Bu şampiyonaya çağrılmam ve Fatih Terim`in bana oradaki güveni çok yardımcı oldu. Milli takımdaki arkadaşlarım bana çok güveniyordu. Şimdi o buraya da yansıyor, kendi takımım ve hocam bana daha fazla güveniyor. Benim için tek değişiklik bu diyebilirim.
- PSV maçında ilk kez Şampiyonlar Ligi arenasına çıkmış, "rüyam gerçek oldu" demiştin. Devler Ligi`nde çeyrek finale kaldıktan sonra şimdiki hayalin final olabilir mi?
- Geçen sene tadı damağımızda kaldı. Sanki güzel bir yemek yedikten sonra ağzınızda güzel bir tat kalması gibiydi. Açıkçası doyamadık. Şu anda hocamızın dikkat çektiği gibi Şampiyonlar Ligi bizim için çok önemli. İyi takımlara karşı elimizden gelen mücadeleyi vererek, gidebildiğimiz yere kadar gitmek istiyor, kendimizi o arenada göstermek istiyoruz.
- Aragones ile iletişiminizi nasıl sağlıyorsunuz ?
- Şu ana kadar geçen zamana bakarsak, sahada kısa süre yer aldım. Hoca İngilizce ve Türkçe kelimeler öğrenmeye çalışıyor. Ben de aynı şekilde… Bunun yanında tercümanlarımız Samet, Umut, Mahmut ve Fatih her zaman yanımızdalar ve bize yardımcı oluyorlar. Dolayısıyla iletişim açısından hiçbir problem yaşamıyoruz.
- Türkiye ve İngiltere ligleri arasındaki farklar nelerdir?
- İngiltere Ligi`nde hız, hareketlilik ve topun daha yer değişmesi gibi farklılıklar var. Bunun yanında sahip olunan imkânlar, buradaki takımlara sağlanandan daha fazla. İngiltere`de her kulübün kendini rahat rahat idare edebileceği tesisleri var. Türkiye`de Fenerbahçe`nin mesela bu konuda eksiği yok, gerçekten tesisleşmesi harika. Ancak Anadolu kulüplerine baktığınızda büyük çoğunluğunda bunu göremiyorsunuz.
- Sahada ve dışarıda bir Hip-hop tarzın var ve bu taraftarlarımız tarafından çok seviliyor. Ne tür müzik dinliyorsun, bu tarzını dinlediğin müziğe mi borçlusun?
- İngiltere`de doğdum ve büyüdüm, ama ben Türk`üm. Türk Milli takımında oynamaktan ve oynayacak olmaktan gurur duydum. Türkiye`yi sevmemin en büyük nedenlerinden birisi de bu. İnsanlar beni olduğum gibi kabul ediyor, onlar için değişmemi istemiyorlar. Müzikte de Reggae, R&B ve hip-hop dinlemekten zevk alıyorum. Zaten aslında babam da iyi bir DJ. olarak bilinir..
- Buradan futbolcu olmasan, iyi bir müzisyen olabileceğin anlamını çıkarabilir miyiz?
- Babam öyle kulüplerde veya barlarda Dj`lik yapmıyor. İngiltere`de özellikle büyük ses sistemleriyle insanlar bazı yarışmalara katılırlar. Babam da bu yarışmacılardan biri ve hatta bayağı da başarılı bir yarışmacıdır.. Ben müzikle futbolu çok bağdaştırıyorum. İkisinin birbirini harekete geçirdiğini düşünüyorum. Beni de çok hareketlendiriyor ve şimdi konuşurken bile tüylerim diken diken oldu.
- Son oynanan MTK maçındaki performansına tüm taraftarlar hep beraber hayran kaldık. Bu performansını devam ettirecek misin?
- Neden olmasın. Herkesin beklentisi bu yönde. Bu zamana kadar da benim kendime olan güvenim tamdı. Ancak hocanın ve takım arkadaşlarının da size güvenmesi gerekiyor ki, şu anda bunlar gerçekleşiyor. Hocamızın bütün atak oyuncularına söylediği bir şey ,rakip kaleye yaklaştıktan sonra yeteneklerinizi sergileyin ve karşı kaleyi zorlayın!...
- İngiltere`de genelde takım oyunu oynanır. Seyirci kişisel beceriden ziyade futbolcunun takıma katkısına değer verir. Buna karşı Türkiye`de seyirci, bazı futbolcuları tribün için oynamasından da hoşlanır. Sende bu ikisi de var. Bazen dengeyi veya ölçüyü kaçırdığını hissediyor musun?
- O yüzden ben topu ayağıma aldığımda, taraftarların ateşlenip, heyecanlandığını hissedebiliyorum. Güzel bir şeyler yapacağımı ve onlara keyif verebileceğimi biliyorum. Evet İngiltere`de takım oyunu daha ön planda ve oyuncular bir ileri bir geri gidip geliyorlar. Ben buna alışığım. Ve burada arkamda oynayan çok iyi bir oyuncu var; `Gökhan Gönül`… Benim ileriden geriye dönemediğimde Gökhan`ın orada olacağını biliyorum. Zira o mükemmel bir takım oyuncusu.. Ama dediğim gibi Fenerbahçe taraftarı sayesinde top ayağımdayken, spektaküler hareketler yapmak istiyorum.Tribünleri keyiflendirmek hoşuma gidiyor.
-Carlos geçen sezon antrenmanda hata yapanların kulağını çekiyordu. Senin de kulağını çekti mi?
- Aslında bu bir oyun. Topu iki kere sektirmeniz gerekiyor, düşürmeniz veya 3 kere sektirmeniz durumunda kulağınız çekiliyordu. Bu oyunda da en başarılı kişi Deivid oluyordu.
- Türkçeyi ilerlettiğini düşünüyoruz. Arkadaşlarınla lisan konusunda anlaşabiliyor musun?
- Önümüzdeki hafta Türkçe hocamızla, ben ve kız arkadaşım derslere başlayacağız. Geçen sezon, daha çok yaşama uyum sağlamaya çalıştım. Bu sene hem öğreneceğim Türkçeye hem de oynayacağım futbola daha çok eğileceğim. Buna zamanım var ve daha çok konsantre olabileceğimi düşünüyorum.